Zaman Kavramı

Bir keresinde bir patronum her gün 9:30'da geliyorsun 18:30'da vınnnn çıkıyorsun diye söylenmişti. Mantıken ne var bunda işe geliş gidiş saatlerinden şaşmayan bir çalışanım, aksine beni takdir etmen gerek adam demiştim.(içimden) Söylediklerini tam olarak anlayamadığımı ilettim kendisine.

Patronum aşırı cool- güya arkadaşça tavrıyla "bazı günler işim bitmediyse 21:00'da da çıkabileceğimi esnek çalışma saatlerimiz olduğunu söylemek istiyorum" dedi. Bu çalışmamın karşılığında iş dışı çalışma saatlerim için mesai ücretimi ödemeyeceğini söylememişti tabi. Ben de dedim ki beni 18:30'dan sonra beni bu dört duvar arasında tutmak için ne vaat ediyorsun? Ek olarak benim işimi mesai saatleri içerisinde yetiştirememe gibi bir durumum asla olmadı. Günde yaklaşık 10 saatimi geçirdiğim bir iş yerinde işlerin yetişmemesi benim performansım dışında sizin iş planını yeterince iyi yapmamanızdan da kaynaklanıyor olabilir mi acaba dedim.(içimden)


Bence hiçbir iş ailemizin, sevdiklerimin en önemlisi de kendimizin önüne geçmemeli. Güya çok mutlu olduğum iş yerimde gecenin 12'sine kadar çalışarak evde beni bekleyen sevdiğimi, çocuğumu mutsuz etmeye hakkım yok. Olmamalı.


Mesai ücretini alanlar için de aynı şey geçerli. Başta anlattığım "neden mesaiye kalmıyorum" serzenişinde bulunmamın sebebi mesaiye kalan, sabahlayan arkadaşlarımın da takdir görmemesinden kaynaklanıyor. Ve işverende de ister istemez şöyle bir ifade oluşuyor. Mesaiye kalan adamı arkadaşlarının yanında övmüyorum, çünkü zaten bunu yapmak zorunda. Zaten para da vermiyorum. Madem bu normal bir şey diğer çalışanlarım da seve seve ücretsiz mesaiye kalabilirler. Çünkü bu durum diğerlerine karşı beni adaletsiz biri gibi gösterir. Öyleyse herkese karşı adaletsiz davranabilirim.


Ve mesaiye kalan sevgili arkadaşlarım, aldığınız 4 kat mesai ücreti sevdiğinize doyasıya sarılmanın karşılığı olamayacak ne yazık ki. En fazla sevdiğinizle çıkacağınız güzel bir akşam yemeğinin hesabını ödeyecektir :)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hassas Birisi

Çiçeksepeti Eğrisi

En Kötü Düşüşlerim