En Kötü Düşüşlerim

Yeni bisikletimle eski mahallemizden yokuş aşağı düşüş. 7-8 yaşlarındayken. İki dizim de fena halde kanamıştı ama acıdığını hiç hissetmiyorum. Ya da eve kadar kendimi tutmuş olabilirim. Bu kısmı silik. Bayağı takla atmıştım. Kazadan sonra yandaki 2 ek tekerin bisikletten çıkarıldığını hatırlıyorum. 

Viledayla yerleri sildikten sonra, kayıp düşmem. Şehir dışından misafirim gelecekti ve ani şekilde gelmeye karar vermişti, nedense(!) Çizgi filmlerde muza basıp kayılan sahneyi  düşünün. Aynen o şekilde, simetrik bir düşüş hatta kayış yaşadım. 1 hafta popom mor gezdim. Kalkınca saçma sapan şekilde oturup ağladım. Sersemliğime ağladım. Bu kadar salak düşmek herkese nasip olmaz. Sonra temizliğe devam. 

Üçüncü hikayem de yine ev içi yaralanma hikayesi. Sıcak suyla bardağı köpürte köpürte yıkarken bardağın çatlayıp elimi kesmesi sonucu düşüş. Bu fiziksel düşüş değil ama benim mental düşüşüm oldu. (Çünkü bir süredir kendi başıma yaşamaya başlamıştım) Bu kazada serçe parmağımın üstü sıyrıldı. Kesilen parça orda kaldı, kopmadı. Fazla kan kaybetmem sonucu kısa süreli baygınlık. Minnacık parmaktan bu kadar kan çıkabildiğini o zaman görmüştüm.(kana karşı hassasiyetim yok, canım da tatlı değildir) Napacağımı bilemedim. Akşam kendime gelince, içimde kalmasın diye doktora gösterdim. Ama dikilecek aşamayı geçmişsin, diksek bi şeye benzemez, bırak kendi kopsun dedi. 1 haftaya et koptu, pansumanı açtım, bulaşığa devam ettim.

Bunlar büyük düşüşler değil, hatta çok küçük düşüşler. Çok şükür büyük kaza görmedim. Ama bu düşüşlerin, yaraların hepsi kendi başımayken oldu. Yalnız derken uzakta ailem vardı, sevdiğim insanlar, arkadaşlarım etrafımda bir yerdeydiler ama bir yandan da yoktular. Çünkü düşmek öyle garip bi şey ki, eğer yanınızda biri varsa  ve size iyi olup olmadığınızı soruyorsa iyiyim demek zorunda kalıyorsunuz. Aynı zamanda sarılıp, ağlamak, bana yardım et çok kötüyüm deyip, olayı dramatize etmek istiyorsunuz. Kendi başınıza olduğunuzda da ne yapacağınız çok belirsiz. Alt tarafı düştüm diyorsun ama hayatın film şeridi gibi gözünün önünden geçiyor. Yanımda kimse yok, biri olsa beni kaldırırdı, doktora götürürdü, iyi kötü bir bardak su verirdi deyip kendimizi acındırmak istiyoruz. 

Bu kadar düşüp kalkmama düşmekten, yara bere almaktan korkmam. Çünkü düşünce enerji atarsınız, kendinize gelirseniz.(genellikle düz yolda kaldırımda ayağınız takılıp, düşünce olur. Hiç bir şey olmamış gibi yürümeye devam edersiniz) Bir yenilenme anı gibi bi şey düşmek. O yüzden arada düşmeyi severim. 

Konudan bağımsız olarak bundan 1 ay önce yine bisikletten düştüm :) Bu tamamiyle fiziksel bir düşme anıydı. Normalde iyi bisiklet kullanıyorum, uzun süre sürmeye de alışığım ama direğe bağlanan martıyı görmemişim. Bir de hava karanlıktı. Kuzenim sordu iyi misin? İyiyim dedim, kalkım devam ettim mecbur. Herkes kendine dikkat etsin. İyi düşüşler.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hassas Birisi

Çiçeksepeti Eğrisi